29 Ekim 2013 Salı

Anneme...



Çok zaman olmuş hayal kurmayı bırakalı. Oysa her gece başımı yastığa koyduğumda, rüyalarımdan önce kurduğum düşlerim vardı benim.  Rüya bile göremez oldum eskisi gibi, belki de görüp hatırlayamaz oldum.

Derin uykulara dalamıyorum uzun zamandır. Bir şeylere kafayı takmadan uyuyabilmek için aklımı başka bir şeyle meşgul etmek zorundayım. Tv izlerken yarım yamalak uykulara dalışım, yıllardır tv’siz uyuyamayışım bundan.

Hem tuhaf hem mutlu hayallerim vardı benim; her gece başka bir karaktere büründüğüm. Hep olmayı isteyip olamadığım kişiydim. Bazen çok başarılı bir iş kadını, bazen çok zengin, bazen bana yapılmış ihanetlerin intikamını alan gizemli biri, bazen dünyayı yürüyerek! dolaşan  bir seyyah, bazen çok ünlü bir film yıldızı. Bazen de gördüğüm, duyduğum ve beni etkileyen birinin hayatını yaşardım. Hatta bazen yaşamaz, ölümcül bir hastalığa yakalanır, son anlarımı hayal eder, ölürdüm… Bazen delice aşık olmuş, aşkına kavuşamadığı için intihar eden çılgının biriydim. Bin bir türlü hayallerim vardı benim, çocukça hayallerim; iyi, kötü, güzel, saçma…

Sonra bir bakmışım ki hayal kurmayı bırakmışım. Zaten düşünmekten yorulmuşum, düşünmemek için çırpınışım. Hayatın gerçekleri, benim aksiyon dolu hayallerimi bastırmış. Gerçekler birer tokat gibi patlamaya başlamış yüzümde. Bir kariyer hayal ederken işsiz bir ev hanımı oluvermişim, hatta onu bile olamamışım, ideallerimle gerçekler arasında sıkışıp kalmışım. Evlenip ayrılmış, anne olamamışım. Çocuk hayal ederken kedi, köpek sahibi olmuşum. Doğduğum günden beri kuşak çatışması yaşamış, ne aramızda 42 yaş farkı olan annem beni anlamış, ne ben 46 yaş farkı olan babamı anlamışım. Hayalimde canlandırdığım o ölümcül hastalık, bana değil anneme gelmiş. Bebek olmuş benim annem, yatalak olmuş, dili dönmez, konuşamaz olmuş, her ihtiyacını biz görmüşüz. Beynindeki tümöre 5 ay dayanabilmiş. Kanser benim annemi de alıp götürmüş, çaresiz bakakalmışım arkasından. 33 yaşımda yetim kalmışım. Bayramlarda toprakla bayramlaşmışım.

Anneme aşık olduğum adamı anlatmayı özlemişim. Beni üzdüğünde o adama kızmasını, hatta bazen saçma sapan nedenlerden bana kızıp bağırmasını özlemişim. Üşüdüğümde üstümü örtmesini, hasta olduğumda endişelenmesini, anne demeyi, kızım demesini özlemişim. Meğer ne büyük güçmüş anne! Yaslandığım duvarmış, o duvar çöktüğünde fark etmişim.

Artık hayal kuramıyorum. Ölümün de yaşamın da anlamını değiştiren acı gerçeklerim var benim. Gözümü kapadığımda uykumu kaçıran nedenlerim. Çok şeyim var, ama ANNEM yok benim…

Ayşen Yardım

7 Ekim 2013 Pazartesi

Her Aşk Biter Bir Gün




Herkes kendi aşkını sonsuz ve en büyük, kendi acısını en derin zanneder. Oysa aşk herkesi aynı yerden acıtır ve her aşk bir gün biter. Hiç sönmeyecek sandığın o ateşin gün gelip küllendiğini gördüğünde bunu  anlarsın.

Geçmişe dönüp baktığında, gecelerce sel olup yanaklarını aşındıran gözyaşlarında boğulduğun zamanların bittiğine inanamazsın. Dudağının kenarındaki o buruk gülümsemeye rağmen içinde açılan o derin yaranın sızısını duymaya devam edersin. En çok içinin yandığı zamanlarda bir daha kimseyi sevmeyeceğine dair ettiğin  o büyük yeminleri hatırlarsın.

Hani zaman her şeyin ilacıdır ya! Tedavisi uzun da sürse bunun gerçek olduğunu bir gün, bir başkasını aynı heyecanla düşünmeye başladığında anlarsın. Bir daha asla! Dediğin zamanların ne kadar çocukça olduğunu fark edersin. Oysa yeniden sevebilirmiş insan. Yeniden aşık olabilir, aynı tutkuları, aynı heyecanları, aynı mutluluğu, aynı kavgaları hatta aynı acıları yaşayabilir, aynı hüzünlü aşk şarkılarını dinler, aynı tövbeleri, aynı yeminleri edebilirmiş. Hiç bitmez sandığın aşk da acılar da bir bakmışsın ki bitivermiş.

Kaç kere aşık olur insan? Kaç kere kanar yüreği aynı yerden? Hiç açmayacak sandığın dökülen yaprakların gün gelip yeniden yeşerdiğini gördüğünde anlarsın ki insan defalarca sevebilir. Yeter ki sen kapıları kapama ve kendine bir kez daha şans ver. Yürek o kadar güçlü ki, taşıdığı bütün yara izlerine rağmen sevmekten asla vazgeçmez…

Ayşen Yardım