20 Ocak 2014 Pazartesi

HERKES TANRICILIK OYNUYOR




İslam'a göre en büyük günahlardan biri 'şirk'tir. Yani Allah'a ortak koşmak. Ama nüfusunun çoğunluğu müslüman! olan ülkemize bakıyorum, herkes şirkin doruklarında geziyor.

Tanrının görevlerini görev edinen insanlar var. Tanrı yerine yargılayan, karar veren ve ceza kesen insanlar. Tanrıya inisiyatif kullanma hakkı bile vermiyorlar. Belki Tanrı'nın bağışlayacağı günahlar için onlar kesin hüküm verip, cehennemlik olduğuna karar veriyorlar.

Hayatı boyunca başını secdeden kaldırmamış insanlar tanıyorum ben; buna rağmen etrafına kötülük saçan, hayvanlara eziyet eden, zinadan kaçmayan, kul hakkından korkmayan, kalp kırmaktan geri kalmayan, kalbinde sevgi taşımayan dini bütün müslümanlar!... Bir o kadar da başı secdeye gitmemiş insanlar tanıyorum; etrafına iyilik saçan, kimseye zararı dokunmayan, merhametli, insanlara ve hayvanlara yardım eden, kalp kırmaktan korkan ve sevgi dolu günahkarlar!...

Şimdi neye göre karar vereceğiz? Daha doğrusu niye biz karar veriyoruz? Neden cezayı da ödülü de Yaradan'a bırakmıyoruz? Neden hep kendimiz gibi olmayan insanları kabullenemiyor, sevemiyor ve ötekileştiriyoruz? Neden kendimiz cenneti garantilemiş! gibi başkalarının sevabıyla günahıyla ilgileniyoruz?

Avrupalıların çok güzel bir sözü var; Herkes kendi kapısının önünü süpürse, dünya tertemiz bir yer olur. Ne kadar doğru değil mi? Herkes önce kendi kalbini, ruhunu temizlese, hayat daha güzel, dünya daha yaşanılabilir bir yer olmaz mı?

Bırakalım Tanrıcılık oynamayı! Bırakalım kimin cehennemlik kimin cennetlik olduğuna Yaradan karar versin...

Ayşen YARDIM